Basına ve Kamuoyuna: Bu Dava Cezasızlıkla Sonuçlanmamalı.
17 yaşındaki %63 zihinsel engelli Emine Bakan 21 Ekim 2013 tarihinde, doğduğundan beri yaşadığı Burdur’un Çavdır ilçesinde kaybolmuştur. Ailesi kızlarından haber alamayınca aynı gün ilgili makamlara kayıp ihbarında bulunmuştur. Aile kendi olanakları ile de kızlarını aramaya devam etmiştir. Aile, kızlarının zorla alıkonulduğu ve Afyon’un Dazkırı ilçesinde gazinolarda çalıştırıldığına ilişkin duyumlar almış, bu bilgiyi de kamu makamlarına bildirmişlerdir.
Olay günü itibariyle kamu makamları, zihinsel engelli kız çocuğu olan Emine’nin kaybolduğundan ve kişi dokunulmazlığı ve vücut bütünlüğünün tehlikede olduğuna ilişkin bilgi sahibidir.
Emine, 2 Kasım 2013 tarihinde Denizli’nin Baklan ilçesinde dava sanıklarından birinin kullandığı araçla meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaşamını yitirmiştir. Olay yeri incelemesinde Emine yaşamını yitirdiği araçta tabanca mermileri bulunmuştur. Hakkında kayıp ihbarı ve engelli bir çocuk olmasına, ailenin süreç içinde kamu makamlarına bildirdiği şüphelere rağmen Emine’nin naaşı otopsi dahi yapılmadan ailesine teslim edilir.
Ne yazık ki, henüz ölüm olayı gerçekleşmeden Emine’nin yaşam hakkına, vücut bütünlüğü ve kişi dokunulmazlığına yönelik tehlikeden kurtulması etkili soruşturma ile mümkünken kamu makamlarınca gerekli çaba ve özen gösterilmemiştir. Emine’nin ailesi o tarihten beri, tam 8 yıldır adalet aramaktadır.
Özellikle soruşturma aşamasında ceza yargılamasının temel prensiplerine uygun bir süreç yönetilmemiştir. Emine’nin kaybolduğu süreçte baz istasyonu sinyal bilgileri ve telefon kayıtları hızlıca araştırılmamıştır. Olayın ilk yaşandığı günlerde kamu makamlarınca, olayda adı geçen kişiler ve ihbar edilen gazinolar ile ilgili yeterli araştırma yapılmamış, kamera kayıtları incelememiş, olay açısından kilit önem taşıyan tanıkların bilgisine başvurulmamıştır. Şüpheli bir ölüm gerçekleşmesine ve insan ticareti suçunun açığa çıkması açısından önem taşımasına rağmen otopsi işlemi yapılmamıştır. Ölümün üstünden dört yıl geçtikten sonra kovuşturma aşamasında ailenin talebi üzerine mezar açılma işlemi yapılarak bu eksiklik giderilmeye çalışılmış ancak aradan geçen uzan zaman nedeniyle davaya etki edecek sonuçlara ulaşılamamıştır.
Özensiz soruşturma süreci sonrasında 2015 yılında 3 ayrı iddianame hazırlanmış ve dosya Asliye Ceza Mahkemesi’nde birleştirilmiştir. Toplam 5 sanığın yargılandığı olayda araç kullanan ve kazada kusurlu olan bir sanık hakkında taksirle ölüme neden olma, bir sanık için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve birden çok sanık için de yasak mermi bulundurma, evi terk eden çocuğu, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutmak, çocukları fuhuşa teşvik etmek, yaptırmak veya aracılık etmek, çocuğu alıkoyma suçlarından dava açılmıştır. Asliye Ceza Mahkemesi, yaptığı değerlendirme neticesinde olayda insan ticareti suçu oluşması ihtimalinden bahisle görevsizlik kararı vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiştir.
Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda Savcılık makamı Emine’nin kendi rızası ile evden kaçtığını (sanıklardan birisi ile gönül ilişki yaşadığı ve zihinsel engel durumunu yalnızca bu sanığın bildiği varsayımı ile), olaydaki fuhuş iddiaları ile ilgili yeterli delil olmadığını bu nedenle insan ticareti iddialarını değerlendirmeksizin tüm sanıklar hakkında insan ticareti suçundan beraat etmelerine ilişkin mütalaa verilmiştir.
Eşit Haklar için İzleme Derneği olarak, müdahil olduğumuz bu davada tüm yargılama boyunca Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Engellilerin Haklarına ilişkin Sözleşme ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği devletin yükümlülüğünü hatırlatıp, etkili soruşturma/kovuşturma yürütülmesi gerektiği vurguladık. Ailenin ve derneğimizin davanın her aşamasında dile getirdiği kovuşturmanın genişletilmesi taleplerimiz ne yazık ki mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmamıştır. Gelinen aşamada, 8 yılı aşkın bir süre sonunda hukuka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde devam eden bu davanın cezasızlıkla sonuçlanma ihtimali bulunmaktadır. Biz, 2 Aralık 2021 tarihinde yapılacak duruşmada adaletin gerçekleşmesi için taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. %63 engelli bir kız çocuğunun yaşamını kaybetmesinin cezasızlıkla sonuçlanmaması için her türlü hukuksal yola başvuracak ve adalet arayışımızı sürdüreceğiz.