Festus Okey Davası

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği tarafından tarihinde yayınlandı

Festus Okey Davası 

20 Ağustos 2007’de arkadaşı M.O. ile birlikte Beyoğlu’nda sivil polislerce gözaltına alınan ve Beyoğlu Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürülen Festus Okey, burada bir polis tarafından vurulmuş, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Festus Okey’i vuran polis hakkında dava açılmıştı, bu sırada Festus Okey’in ölümünün nasıl olduğunu açıklayabilecek olay anında üzerinde olan kanlı gömleği temel bir delil olmasına rağmen kaybolmuş ve bulunamamıştı.  Açılan dava yerel mahkemede dört yılı aşkın süre devam eden yargılama sonunda sanık polis hakkında 2011 yılında ‘taksirle öldürmek’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkum edilmesi kararı verilmiş, polis hakkında başkaca bir yaptırım uygulanmamıştı.   Yargılamanın sonraki aşamalarında da kolluk görevlisine dair koruma veya disiplin bakımından yaptırım uygulandığına dair bilgi de edinilememiştir. 

Festus Okey’in ailesinin avukatları tarafından karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi Festus Okey’in ağabeyinin davaya katılmasını reddeden yerel mahkeme kararını bozarak, kimlik bilgisi ve DNA raporları alındıktan sonra karar verilmesi gerektiğine hükmetmişti. Yargıtayın bozma kararı sonrasında yerel mahkeme bozma kararına uymayarak kararında direnmişti. Aile avukatlarının itirazları sonucu dosya yeniden Yargıtay’a gitmişti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, 2018’in sonlarında Festus Okey’in ağabeyinin davaya katılmasını reddeden yerel mahkeme kararını bozarak, kimlik bilgisi ve DNA raporları alındıktan sonra karar verilmesi gerektiğine hükmetmişti

Kararın bozulması ile İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava 2018 yılında yeniden görülmeye devam etmişti. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Festus Okey’in Güney Afrika’da yaşayan annesi L. O. ve abisi T. G. O.’dan alınan DNA’a örneklerinin Adli Tıp tarafından incelenmesi ve DNA testi sonucunda eşleşme sağlanmış, bunun üzerine mahkeme ailenin davaya katılma talebini kabul etmişti

Davanın 4 Kasım 2020 tarihinde yapılan duruşmasında savcılık esas hakkındaki mütalaasını açıklamış ve sanık polisin “taksirle ölüme neden olma” suçundan 6 yıla kadar hapsini istemiş, sanık müdafinin savunma için süre talep etmesi nedeniyle karar duruşması 17.03.2021 tarihine ertelenen duruşmada mahkeme “sanığın maktule karşı gerçekleşen eyleminin olası kast altında kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek” ilgili cezada indirim yaparak toplam 16 yıl 8 ay hapis cezası vermiştir. 

Ayrıca Festus Okey’in ailesinin avukatlarının, 2018 yılında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptıkları başvuruya ilişkin 13 Ocak 2021 tarihinde karar verilmiş ve 10 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmıştı. Başvurucular, olaya ilişkin etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının, ölümle sonuçlanan şiddetin ırk temelli ayrımcılık saikiyle gerçekleştirilmesi nedeniyle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kapsamında başvuruda bulunmuşlardı.  AYM, Festus Okey’in yaşam hakkının ihlal edildiğine ve aileye tazminat ödenmesine karar vermiş bununla birlikte etkili ceza soruşturması yürütülmesi yükümlülüğünün ihlal edildiği ile ayrımcılık boyutuyla eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarını ise kabul edilemez olduğuna yönelik karar vermişti. 

Sanık avukatı ve savcılığın İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.03.2021 tarihli kararına itirazı üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi sanık polisin esasında olası kastla değil bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet verdiği kanaatiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur. Ayrıca 15 yıldır devam eden  yargılamada suçun ırkçı, ayrımcı saiklerle işlendiği iddiası hakkaniyetle araştırılmamış olmasına rağmen failin daha az ceza almasına ilişkin Yargıtay tarafından verilen  bozma kararının  gerekçesi aşağıdaki şekildedir.

Nezarethanesi tamiratta olan karakolun avukat görüşme odasının şüphelilerin gözetim altında tutulduğu yer olarak kullanılması nedeniyle nezarethane olarak kullanıldığı hususu göz önünde bulundurulduğunda; silah kullanma ve bulundurma konusunda tecrübeli olan sanık Cengiz’in, Polisin Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatlanmasına dair talimatnamenin 215. maddesine göre polisin silah bulundurma kaidesinin istisnası olan nezarethaneye, silah emniyeti konusunda gerekli tedbirleri almadan, uyuşturucu madde bulundurmaktan şüpheli olan maktulün tek başına bulunduğu odaya girmesiyle, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve yaşanan olaya sebebiyet verdiği anlaşılmakla, meydana gelen neticenin sanık tarafından öngörülmesinin mümkün olmaması nedeniyle sanık hakkında TCK’nin 85. maddesi uyarınca taksirle ölüme neden olma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi yerine suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde olası kastla öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi ” bozmayı gerektirmiştir.

Bu nedenle yargılama İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülmeye devam edecektir. Yargıtay’ın bozma kararı üzerine 10.02.2022 tarihinde yeniden duruşma açılacak ve mahkeme tarafları dinledikten sonra, Yargıtay kararına direnme veya uymaya yönelik kararını açıklayacaktır.

2007 yılından bu yana Festus Okey’in ailesi ve arkadaşlarının adalet mücadelesi sürmektedir.  Eşit Haklar için İzleme Derneği olarak davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yarın görülecek duruşmaya katılım sağlayacağız.